bizimtarifler

Bir Diyetisyenin Mutfağına Konuk olun

Yayınlanma Tarihi: 18 Kasım 2021
imageBir Diyetisyenin Mutfağına Konuk olun /> ornament

Merhabalar ben Diyetisyen Pelin Kelleci. Günümüz koşullarında yanlış beslenme ile obezite ve buna bağlı olarak ortaya çıkan hastalıkların artmasıyla, bireyler sağlıklı beslenmeyi hayatına adapte etmek için bir arayışa girdi. Beslenme konusu bir derya-deniz…

Sürekli kendini yenileyen ve hep araştırmayı gerektiren bir alan. Doğru bilinen yanlışların çok oluşu nedeniyle kişilerin kafası daha da çok karışmaktadır. İşte bu noktada diyetisyenlerin doğru bilgiler vermesi ve bireyleri sağlıklı beslenmeye teşvik etmesi çok önemlidir.

Ben de sizler için derinlemesine araştırmalar yapıp doğru bilgileri ise ulaştırmaya çalışacağım. Burada yemeklerinize ve tatlılarınıza sağlıklı alternatifler sunmanın yanı sıra farklı içeriklere de yer vereceğim. ✨

Yazılarımı ve tariflerimi ‘Bizim Tarifler’ aracılığıyla size ulaştıracağım için çok mutluyum. Bir diyetisyenin mutfağına konuk olup sağlıklı tarifleri denemeye ve yazılarımı okuyup çok güzel bilgiler edinmeye hazır mısın? Ben çok heyecanlıyım, hadi başlayalım..

Sağlıklı beslenme önerileri ve daha birçok tarifi ‘dyt.pelinkelleci’ instagram hesabımda bulabilirsin. Bana da her zaman ulaşabilirsin!
Sağlıkla ve sevgiyle kalın!?

imageMissing Alt Text

Dyt. Pelin Kelleci

Detay
Yazarın Diğer Yazıları
Tarifler

imageMissing Alt Text
Limonun ekşiliği

Limonun ekşiliğini kabuğuna bakarak anlayabilirsiniz. İnce kabuklu limonlar, kalın kabuklulara kıyasla daha ekşidir.

imageMissing Alt Text
Fast Food Kültürü

Merhaba, ilk yazımda çok hızlı bir giriş yapıp kendimi tanıtmamıştım. İkinci yazıma geçmeden önce kendimi tanıtmak istiyorum. Ben Alihan Ceylan. 22 yaşındayım ve bir üniversitede gastronomi bölümü son sınıf öğrencisiyim. Şu anda aktif olarak bir beş yıldızlı hotelde staj yapmaktayım. İlk olarak turizm meslek lisesiyle başlayan eğitim yolculuğumun 8 ve son senesindeyim. Ayrıca tariflerimi paylaştığım bir YouTube kanalım da mevcut. Kanalımın adı; Alihan Ceylan. Burada paylaştığım tariflerin yapılışını kanalımda da bulabilirsiniz. Kendimi kısaca tanıttıktan sonra ufak ufak yazıma geçmek istiyorum. Bu yazımda ele aldığım konu bir döneme damgasını vurmuş olan ‘FAST FOOD’ kültürü. Umarım okurken keyif alırsınız…

imageMissing Alt Text
Sen Çok Yaşa Shenn Nung

Anlatılmaz yaşanır. Her derde deva, ruhumuza şifa, içimizi isitan gönlümüzü hoş eden mübarek bir içecek. Benim için bir adaya düşsem yanıma alacağım ilk şey. İlk kez Çin’de ortaya çıkan çayın tarihi M.Ö. 3. yüzyıla dayanır. Rivayete göre M.Ö. 2700’lerde imparator Shenn Nung bir çay ağacının altında oturur. Bu sırada sıcak su dolu kaseye birkaç yaprak çay yaprağı düşer. Yaprakların suya verdiği renk ve tat imparatorun hoşuna gider. İmparator şifa bulmak amacıyla ilaç olarak kullanmaya başlar Çay başlangıçta tedavi amaçlı kullanılır. Çay ticaretinin gelişmesiyle ticari bir ürün haline gelir. M.S. 8. yüzyıl Çin’de kültür incelemelerine gelen Japon rahipler, burada çayla tanışır. Bu mucize bitkiyi ülkelerine götürürler. Japon halkı tarafından sevilir, hatta protokol toplantılarında bile seremonisi yapılır Japonya’dan Hindistan a, İran’a yayılan çayın Avrupa’nin tamamına gelmesi 12. yüzyılı bulur. Hollanda, Fransa, İspanya ve İngiltere çayla tanışan ilk Avrupa ülkeleridir. Rusya, Çin’den gelen ticaret kervanlarıyla çayla tanışır. 18. yüzyıla gelindiğinde çok sayıda millet çayla tanışmış olur. Hayatımızın her anında bizim yanımızda olan çayla 1947 yılında Rize’nin Fener mahallesinde kurulan fabrikalayla tanıştık. Fakat bu serüven esasında II. Abdülhamit döneminde başlar. Çayın zirai bir ürün olduğu düşünülür. 1894 yılında orman madenler ve tarım bakanlığı dönemin sadrazamına bir belge sunar. Belgede çayın ticari değerinin yanı sıra şifa kaynağı olduğu belirtilerek tarımının yapılması amacıyla uygundur onayı istenir. Onayın kısa sürede çıkmasıyla Japonya’dan tohum tedarik edilir. Çayın ekimi ile ilgili ilk girişimler Bursa’da gerçekleşir, ancak ekolojik koşullar elverişsiz olduğundan girişim başarısızlıkla sonuçlanır. 1917 yılında Halkalı Yüksek Ziraat Mektebi müdür vekili Ali Riza Erten ve beraberindeki heyet çay yetiştiriciliğini incelemek üzere Batum’a gider. Doğu Karadeniz de Rize ve çevresinin toprak ve iklim koşulları itibariyle Batuma benzerlik gösterdiğini anlatan bir rapor hazırlar ve dönemin ekonomi bakanlığına sunar. Rapor 1. Dünya Savaşı nedeniyle askıya alınsa da 1924 yılında Rize ve çevresindeki sosyolojik ekonomik sorunların tartışıldığı bir toplantıda tekrar gündeme alınır. 1924 tarihli çay, mandalina ve portakalın yetiştirilmesine ilişkin 407 sayılı kanun çıkartılır. Dönemin ziraat umum müdürü Zihni Derin tarafından başlatılan ilk çalışmalar Gürcistan a getirilen ilk tohumlarla mümkün olur.ilk üretim denemesi Borçka’da başlar. Rizeli üreticiler tarafından deneme üretimleri başarılı sonuç verir. 1937 yilinda Batum’dan 20 ton çay tohumu ithal edilir. İlk mahsul 1938 yılında alınır. Çocukluk anıları: Bir Rizeli olarak çocukken sırtımda, sepetle elimde ,makasla çay kesmişligim vardır benim de. Tabii benimkisi sadece bir deneyimdi .Ama heyecanlı bir deneyim çünkü çocukken de bilirdik dünyanın en zehirli yılanları ayağımızın dibinden her an geçebileceğini…

imageMissing Alt Text
Çilek Bize Neler Yapıyor?

Size Kuzey Amerika ve Şili’deki iki yabani çilek türünden doğan melezimiz, uysal çilekten bahsedeceğim.

imageMissing Alt Text
Yumurta haşlarken

Yumurta haşlarken kabukları çok çabuk çatlıyor mu? Kabukların çatlamasını önlemek istiyorsanız yumurtayı kaynattığınız suya bir tutam tuz atın. Çatlamadıklarını göreceksiniz.

Tümünü Gör