bizimtarifler

Glütensiz Beslenme Hikayem Nasıl Başladı?

Yayınlanma Tarihi: 22 Ekim 2021
imageGlütensiz Beslenme Hikayem Nasıl Başladı? /> ornament

Merhabalar, ben Emine Aytaş. Bu, köşemdeki ilk yazım olacağından glütensiz beslenme tarzına geçme hikayemden önce kendimi biraz tanıtmak istiyorum. 6 yıldır evliyim ve özel bir eğitim kurumunda İngilizce öğretmeni olarak görev yapmaktayım. Yaşım 31 ve yaklaşık 2 yıldır glütensiz, 1 yıldır da hem glütensiz hem rafine şekersiz besleniyorum. Glütensiz ve rafine şekersiz tariflerimin yer aldığı bir Instagram hesabı yönetiyorum (@glutene_elveda). Bugün sizlere glütensiz beslenme hikayemin nasıl başladığını anlatacağım.

2019 yılında haşimato ( hashimoto) tiroidi hastalığımın olduğunu öğrendim. Bu, otoimmün bir hastalık ve tedavisi glütensiz beslenmeyi de gerektiriyor. Bu süreçte şunu öğrendim ki; glütensiz beslenme sadece çölyak hastalarının benimsemesi gereken bir beslenme şekli değil, haşimato dahil birçok otoimmün hastalıklarda önerilen bir beslenme şekliymiş. Doktorumun önerisiyle benimsediğim bu beslenme tarzı sayesinde yaşadığım problemler yok denecek kadar aza indi ve kan değerlerim normale döndü. Glütensiz beslenme üzerine yazılan birçok kitabı okudum ve durumun kaynağına ulaşmaya çalıştım. Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki toplumumuzda “Glüten mi o da ne?” durumu mevcut. Bu beslenme şekline geçtiğimde anladım ki glüten kelimesi bizlere çok yabancı.

Peki nedir glüten?

Basitçe “Glüten; buğday, arpa, çavdar gibi tahıl gruplarının içerisinde yer alan bir protein türüdür.” ve “Çölyak hastaları başta olmak üzere glüten intoleransına sahip bireylerin tükettiğinde sindiremediği, daha açık bir tabirle parçalayamadığı bir protein grubudur.” şeklinde açıklanabilir.

Glütensiz beslenme gündelik hayatı etkiler mi?

İlk başlarda benim için inanılmaz zor bir süreçti ve maalesef marketlerden kafelere, iş yerindeki öğle yemeğinden ailenizin sofrasına her yer glüten kaynaklı besinlerden oluşuyor. Örneğin; makarna, çorba, bulgur pilavı, kek, simit vb. günlük hemen hemen herkesin tüketebileceği besinler glüten içeriyor ve dolasıyla bunlardan uzak gündelik hayat işimizi oldukça zorlaştırıyor.

İlk başlarda kendimi adapte etmeye çalışırken çok zorlandım, aile sofralarında salatalarla idare ettim veya iş yerinde aç kalmayı tercih ettim derken kendi yolumu buldum. Yol çok basit: Kendi yemeğini kendin pişir. Biliyorum, biz çalışanlar için çok zor görünse de inanın imkansız değil! Neticede yemek yeme hayati bir eylem ve bunun için zahmete girmeye değer…

Serüvenimin başlarında özellikle dışarıdan bir ürün bulmak çok zordu. Örneğin, öğle yemeğinde glütensiz beslenenlere hitap eden bir şey yoksa haydi gidip marketten bir şeyler alıyım deme şansım yoktu. Şimdi ise hem sağlıklı hem de popüler bir beslenme şekli olduğundan piyasada yer alan ürünler de yelpazesini genişletmek durumunda kaldı. Bugün 2 yıl öncesine kıyasla gündelik hayatı çok daha kolay geçirebiliyorsunuz.

Bu süreçte en çok dertleneceğiniz konu muhtemelen ekmek ve bunu başka bir köşe yazımda detaylıca bahsetmek için şimdilik erteliyorum.

Son olarak, yazımı bitirmeden önce naçizane bir öneride bulunmak istiyorum… Benim gibi uzun süredir glütensiz beslenmeyi benimsemiş olanlar bilir, fakat o veya bu sebeple bu beslenmeye geçmeyi düşünenler, toplumumuz için henüz yeni bir kavram olduğundan işe paketli gıdaların arkasındaki minicik yazıları okumakla başlayabilirsiniz. Bu farkındalıkla göreceksiniz ki pek çok gıda ürününün içerisinde glüten bulunmakta. Buna karşın glütensiz ürünlerin artan varlığına da şahit olacaksınız. Bir sonraki yazım rafine şekersiz beslenmeye dair olacaktır.

Okuduğunuz için teşekkür ederim. Glütensiz/Rafine Şekersiz Muzlu Magnolia tarifime buradan ulaşabilirsiniz.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın…

imageMissing Alt Text

Emine Aytaş

Detay
Yazarın Diğer Yazıları
Tarifler

imageMissing Alt Text
Fermente Comandante

Çoğumuzun hayatında var hem de binlerce yıldır. Farklı coğrafyalarda yetiştirilen bitkisel ve hayvansal gıdalara göre şekillenen , toplumların alışkanlıklarına göre değişen , ekonomik ,sosyolojik, kültürel fizyolojik sonuçları olan bir işlemdir. Fermente ; Fransızca Fermenter, mayalanmak ,mayalandirmak fiilinden alıntıdır .Latince Fermentum “maya” sözcüğünden türetilmistir. Fermantasyon işlemine ait en eski kayitlar M.Ö. 6000 yıllarında Mezopotamya ve Doğu Akdenizi kapsayan , Bereketli Hilal bölgesi olarak tanımlanan yerde bulunmuştur. 1850 yılında mikrobiyoloji bilim dalının ortaya çıkmasıyla fermantasyon süreci daha iyi anlaşılmıştır. Fermente yiyecek ve içecekler bakteri ve mantarlar gibi mikroorganizma ve enzimler aracılığıyla üretilmektedir. Fermantasyon işlemi, meyve , sebze , süt, et ürünleri, balik ve bakliyat ürünlerinin bozulmadan korunup tüketilmesini saglar. Sindirimi kolaylaştırır , antioksidan üretir bağışıklığı güçlendirir, kan kolesterolünun üzerinde olumlu etkileri vardır. Besin değerini doğal yollarla arttırır. Peki bu ürünler nelerdir; Hepimizin bildiği , sütten kefir etten sucuk – pastirma ,arpadan boza meyve ve sebzelerden sirke – turşu ve tarhana. Enteresan bir şekilde bilim ilerledikce bu eski yöntemlere rağbet gitgide artmakta her şeyin daha daha doğal halini öz hakiki yollarla yapılanını arıyoruz .Şahsen bu kadim bilgilere her zaman öncelik vermişimdir. Nitekim denenerek yapılagelmis binlerce yılın tecrübesi olan yöntemler sağlığımızı koruyor belki de türümüzü koruyor. Yazının başında da belirttiğim gibi yetişen ürünlere, ihtiyaclara, alışkanlıklara kültürlere göre dünyanın her yerinde fermente ürünler binlerce yıldır üretilmektedir. Bunlara bir kaç örnek vermek gerekirse; Korede 2000 yıldır fermente bitkisel ürünler tüketilmektedir. Bunlardan biri olan Kimchi havuç, brokoli ,yeşil soğan, sarımsak, turp ve zencefil ve çeşitli sebzelerin pişirilmeden tuzlu suda bekletilmesiyle yapilan bir çeşit turşudur. Sauerkraut – Lahana turşusu İlk olarak Almanya ve Batı Avrupada yapılmıştır. Polonyada popüler bir gelenektir. Beyaz lahana ince bir şekilde dilimlenerek ve tuz eklenerek güveç veya ahşap kaplara konulup ağzı ağır kapaklarla kapatılıp 15 derecede en az bir ay fermantasyona bırakılarak yapılır. Gundruk Himalayada çok eski zamanlarda savaşlarda saldırganlardan yiyecek saklamak amacıyla kırmızı turp ve yeşil yapraklı sebzelerin fermente edilerek saklanmasiyla elde edilmistir. Kurutulmuş Gundruk 2 yıl saklanabilmektedir. Soya sosu 2500 yıl önce Çinde üretilmiştir. Soya sosunun ise Budist bir psikopos tarafından yapıldığı söylenmektedir. Geleneksel soya sosu odun tanklarında 1/2 yıl fermente edilmektedir. Şu günlerde pazar tezgahlarında turşuluk sebzeler, marketlerdeki kavanoz ve kapak şenliği, turşu kurmak için yaşadığımız bu tatlı telaş, bizim de farkında olmadan binlerce yıllık kültürü yaşatmamızı sağlıyor .Hem gıdaları hem sağlığımızı hem kültürümüzü koruyoruz. Ben de sizler icin yaz kış severek tükettiğim misafir ağarlarken sofrada mutlaka bulundurdugum pancar turşusu tarifimi tarifler bölümüne yazıyorum. Çorbada bizimde fermantasyonumuz bulunsun. Kaynak: Dünyada üretilen fermente ürünler Tarihsel süreç ve sağlık ilişkileri Şeyda Karaçıl – Nilüfer Acar Tek

imageMissing Alt Text
Yaşasın Yaz Sebzeleri

Ah ne güzeldir o yaz sebzeleri değil mi? Çeşit çeşit… Kış sebzelerinin azlığından şikayet edenler için şahane aylar başladı. Her gün ne pişirsem değil hangisini pişirsem mevsimidir.

imageMissing Alt Text
Daha hafif bir krema için

Kremanızın daha hafif olması için yağ kullanmayın. Yalnızca sütle hazırlarsanız çok daha hafif bir krema elde edebilirsiniz.

imageMissing Alt Text
İskender Kebabının Serüveni

Bu hafta Türk mutfağının efsaneleşmiş lezzetlerinden olan “İskender” olarak da bilinen meşhur “Bursa Kebabının” ortaya çıkış serüvenini birlikte inceleyeceğiz. Bursa yöresinin meşhur kebap yemeklerinden birisi olan iskenderin temel malzemesi döner olsa da, iskenderi iskender yapan, üstündeki tereyağ, domates sosu, yanındaki yoğurt ve altındaki yağlı pide parçalarıdır.

imageMissing Alt Text
Çatlamış yumurtayı haşlama

Çatlamış yumurtayı dağıtmadan haşlamak için, haşlama suyuna 1 yemek kaşığı sirke ekleyin. Dağılmadan, kabuğunun içinde kalarak haşlandığını göreceksiniz.

Tümünü Gör